Siyasi yazılar yazmaktan hiç bir zaman mutlu olan bir adam olmadım. Sonuçta jenerasyonumun apolitik hale getirilmesinden bende etkilenmişimdir. Fakat ailemin bir çok politikacı yetiştirmesi ve ister istemez aile ortamlarında konuşulan politika benimde kanıma çoçukluğumdan beri işlemiş vaziyette...
Okumayı ve araştırmayı seven kişiliğimin beni zor durumda bıraktığı anlardan biridir politik konular. Rahmetli dedem başta olmak üzere; ailemin siyasi görüşü MHP'dir. Benim de çocukluğumdan beri sempati duyduğum partidir... Hatta oy kullanma hakkını elde ettikten sonra bazen bilinçli bazen bilinçsiz oy verdiğim partidir MHP...
31 yaşın getirmiş olduğu olgunluk, okuduğum yüzlerce yazı ve kitap içimde çelişkilere sebep oldu. Sosyalizm'in önemini kavrayan, insanların eşit haklara sahip olmasını bilen ve destekleyen bir aydınım. O zaman benim politik kişilğimdeki bölünme nedir?
Solcumuyum? Hareket Partili Ülkücümüyüm. ???
Bu konular üzerinde kafa patlattığımda, ülkemdeki kutuplaşmalara şahit oldukça içimdeki öfkenin büyüklüğü gün ve gün artıyor.... Ben neyim, kimim neyi desteklemeliyim.
Benim kadar okumamış(okuyamamış) insanların; fanatikleşmesini ve partileri subjektif görememesini gerçekten anlıyorum. Benim gibi bir adamın kafasını bu kadar karıştırabiliyorlarsa cehalet'in pençesine takılan insanları piyon gibi kullanmak ne kadar kolay...
Tepki oyu vermek...
Çamaşır makinesi veya kömür uğruna (yani aç kalmamak uğruna) oy vermek...
Hiç bir düşünceyi benimsemeyeyip ülkesine yabancılaşıp hiç oy vermemek...
Devlete kızıp oy vermek...
Küba'ya özenip "Che" T-Shirt'leri giyip, Komunist partilere oy vermek...
Karar vermek gerçekten zor. Kendimi elit ülkücü olarak tanımladım yıllarca... Ama MHP'e bu belediye seçimlerinde oy verebilecek miyim? Sempatisi duyduğum partiye oy verebilecek miyim? Bilmiyorum...
Ama gözlemlediğim ve bildiğim konularda var...
Amerikanın dünya politikası sadece amerikalıları ve "batı" yı kapsıyor...
Her şeyi kendi çıkarları için yapıyorlar ve dünyayı yok ediyorlar ve etmeye devam edecekler. Eninde sonunda (şu anlık yaşanan ekonomik kriz bence bunun ilk göstergesi) güçlerini kaybedecekler. Kapitalizm yok olacak...
Vatanım herşeyden önce gelir. Bu ülke benim. bırakıp gitmeye, kaçmaya hiç niyetim yok. Uğruna ölmek şehit olmak benim için bir gururdur.
Türkiye'de büyük bir adalet, hak sorunu var. Kimse bunu düzeltmeye çalışmıyor. Kimse eşit değil. Paranın gücü sistemi alt edebilme hakkı veriyor...
Büyük bir eğitim problemi var. Bilgisiz ve cahil insanların daha kolay yönetilmesi parti bağımsız her siyasetçinin kullandığı bir maşa. Mevcut hükümetin (AKP) okul yerine cami yaptırıp halkın islamiyet şemsiyesi altında fanatik bir din grubu yaratması, başı örtülü insanları siyasi bir simge haline getirmesi hep buna işaret...
Pozitif bilimin kayıtsız şartsız tek doğru olduğunu, teknolojinin ve bilimin bizi ülke olarak ileriye götürecek en önemli kavram olduğunu bilerek AKP'ye oy verebilmem imkansız.
Yukarıdaki son paragraf beni bir çok kişinin kafasında "dinsiz" olarak nitelendirmeye yetecektir. Maneviyatın yaşamımızı şekillendirmeye çalışmasına dinsizlik deniyorsa, evet ben bir dinsizim.
İnsanların hangi dine inanacağı, neye tapacağı kimseyi ilgilendirmemeli?
Son yazdıklarım insanların aklına "demokrasi" kavramını getirecektir. Herkesin her şeyi söyleyebildiği, tartışabildiği ve düşünce suçunun olmadığı bir sistem. Demokrasi, eğitim sistemi ile büyüyen bir olgudur. Eğitim seviyesi düştükçe demokrasi anlamını kaybeder. Fikri olmayan, yaşama mücadelesi veren insanın fanatikleşmesi engellenemez. İdeolojiler cahil insanları yönetir. Eğitimli insanlar ideoloji yaratır.
Soru şu : demokrasi kendini yok etmeye mahkum bir sistem midir?
Bence ülkemde bir demokrasi platformu yok. Tarihimize baktığımızda insanların daha çok fikirlerini söyledikleri görülebilir. Ama bunun sebebi Türkiye'deki demokrasinin gelişmesi değil, teknolojinin bize bu imkanları sunuyor olması. Internet'in gücünü yeni anlayan insanların bunu fark etmesi sayesinde ülkemde demokrasi var görünmekte...
Türkiye'deki demokrasi (AKP'nin savunduğu demokrasi) kendini yok etmeye çalışan bir sistem haline geldi. Bu yazıya bir çok "hayır" cevabı gelebilir. Ya da tam tersi çok destekleyen de çıkabilir. Ama ilgilendiğim destekler veya karşı görüşler değil.
En önemli konu bu ülkeye "ılımlı islam" siyasetini tanıştıran AKP'nin ne yapmak istediği. Benim oyumu kazanabilmeleri için; Milli Eğitim bakanlığının bütçedeki payını artırmaları gerekirdi. Kadrolaşma yerine hakkaniyetli davranıp hak edenlere hak ettiklerini vermeleri gerekirdi. Zamanın da devleti Avrupa İnsan Haklarına şikayet eden bu insanlar türk halkına haklarını vermeye çalışırdı.
Sonuçta Türkiye'deki demokrasi kendini yok etmeye çalışan bir sistem haline dönmüştür. Ve bu konuda yapacakta çok fazla bir şey kalmamıştır.
Ne yapmalıyız? Kime oy vermeliyiz?
Açıkçası ve dürüstçesi bende bilmiyorum. İsyanım da zaten bu kararsızlığıma... AKP'ye veremeyeceğim. Ankara Belediye Başkan adaylarından Murat Karayalçın'a vermek istemiyorum. Çünkü PKK kampını ziyaret eden bir kişinin politik görüşü benim için önem arz etmiyor.
Burada insanların benim milliyetçi yanımı görüp tepki verebilirler. Bu konuda söylecek çok şeyim olmasına rağmen demokratik bir ortamda DTP milletvekilleri ile oturup fikir alışverişi yapıp, Bahçeli gibi onların elini sıkabilirim. Bu politikadır. İnsanlar benimle aynı görüşü paylaşmak zorunda değildir. Ama eline silah alıp benim askerimi öldürüyorsan o zaman onun adı savaştır. Ve savaşta bir taraf seçmek gerekiyorsa tarafım Türkiye Cumhuriyetidir.
MHP'ye oy vermek bu seçimlerde artık içimden gelmiyor. Bahçelinin lider karizması olmadığı bir gerçek. Partinin bir lidere ihtiyacı var ve koltuk sevdası (bencillik) bunu engelliyor. MHP'nin ocaklarda gençleri eğitip belli bir noktaya getirmeye çalışması yerine Kurtlar Vadisi fanatikleri yetiştirmesi, hayat görüşünün daraltılmasına dayanamıyorum.
Geldiğim nokta yine belirsizlik.
Seçemedim. Bilemedim. En iyisi sandığın başında karar vermek...
İnsanları biraz bekleteceğim galiba. Ne yapalım saygısız der yaşlılar onları beklettiğim için, bilmeden kafamın ne kadara karışık olduğu...
Ne uğruna....
Belki beylik... Belki motivasyon konuşması....
Ne de güzel demiş atam -> "Ne Mutlu Türküm Diyene..."
Ali Tunç Atakan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder